Lilypie 5th Birthday PicLilypie 5th Birthday Ticker

30 Ocak 2009 Cuma

Taşınıyoruuzz..



Endişelenmeyin hemen blog yerinde duruyor, biz evimizi taşıyoruz;) 
Şükürler olsun uzunca bir imtihandan sonra, artık tamamen ümidimizi yitirmişken, süpriz bir şekilde Allah beklediğimiz ve istediğimiz evi bize nasip etti ve bugünden itibaren toparlanmalar ve hazırlıklar başlıyor İnşaAllah..
Fazla uzağa değil bir üst kata çıkıyoruz. Bir odadan diğer odaya taşınıyormuş gibi görünse de işimiz zor, Allah yardımcımız olsun..
Taşınma telaşımız bitene kadar bloğumuza ve blog arkadaşlarımıza vakit ayıramıyacam sanırım:( Şimdiye kadarda pek ayırmıyordun zaten diyenler olabilir:) geçtiğimiz bir ay içinde de ev arama derdimiz vardı ve emin olun ev aramanın stresi, yorgunluğu ev taşımaktan daha fazlaymış:( neyseki bizim için en güzel şekilde sonuçlandı ve komşularımızdan, mahallemizden ayrılmayacak olmamızın sevinci yaşadığımız stresi unutturdu..
Şimdi doldurulmayı bekleyen koliler, yıkanması gereken bi dünya çamaşır ve en önemlisi temizliği yapılacak kocaman bir ev beni bekliyor. 
Yeni evimizden yazacağım postlarda buluşabilmek dileği ile..

29 Ocak 2009 Perşembe

Laptop hırsızı:)




Şimdiye kadar hep korudum O'nu bilgisayarlardan, nasılsa sonunda birgün öğrenecek bu küçücük yaşında radyasyona maruz kalsın istemedim.. Fakat okulda bilgisayar dersleri varmış. Bundan tabiki haberim vardı, ama bu kadar çabuk ve fazla şey öğrenebileceğini tahmin etmiyordum. Artık evde boşta bırakılan laptopu yerinde bulamıyoruz:) Google ''oyun'' yazmayıda öğrenmiş:) google amcasında ondan yana zaten, önüne serip döküyor ne bulursa..


Birde bende bilgisayar isterim diye tutturuyor bazen:) şimdiye kadar bizi ve bilgisayarlarımızı rahat bıraksın diye O'na çeşit çeşit eğitici oyuncaklar almıştık. Geçen haftaya kadarda bunlarda benim bilgisayarım diyerek sarılıp dolaştırıyordu ama gerçek bilgisayarı tanıyınca O'nu kandırdığımızın farkına vardı :)



Bunlar oyuncak ben Dünya'nın oyunlarının olduğu bilgisayar istiyorum diyor:D Dünya'nın oyunlarından kastı internet sanırım:)

22 Ocak 2009 Perşembe

Ben ve sinir, sinirler ve ben..

Sevgili SananaAkİ BaNEneSaN  şimdiye kadar en çok sinirlendiğin olay ve seni en çok kızdıran şey acaba nedir ? diyerek mimlemiş beni.. 
Ahh bu soru bana gençliğimde sorulacaktıki :) (Şimdi yaşlımısın diyeceksiniz. pek tabi evet şunun şurasında torun sahibi olmaya ne kaldı;) İhtiyarladığım artık sinirlenemediğimden apaçık belli oluyor zaten) 

Genç iken çok sinirli agresif bir yapım vardı ev halkıda dahil kimse yanımdan geçemez, bana birşey soramazdı mutlaka çatacak birşeyler bulurdum:) Ta ki evlenip eşim gibi sinirden hiçbir şekilde nasibini almamış bu adamı tanıyana kadar.. Bir insan bu kadar cefakar bu kadar sabırlı olurmu diye ilk başlarda hep hayret ederdim:) hele birde benim gibi birine katlanabiliyor ya mutlaka bir sorunu var gibisinden:P  Yıllar geçtikçe benide kendisine benzetmeyi başardı. Ben başaramadım ama o başardı:) Artık O bana katlanıyor bende İbrahim'e:P Şaka bir yana gerçekten artık pek çok şeye sinirlenemiyor olmama hayret ediyorum. Başka insanlarda da böyle bir durum var mı çok merak ediyorum, acaba gelişimim normal seyrinde mi diye yani;)

Beni en çok kızdıran şahıs da, şüphesiz şimdiye kadar bana sabrı öğreten eşimdir:) O'nun olaylar karşısındaki soğuk kanlılığı beni çileden çıkarıyor, sinirim geçtikten sonra da kendisine hayran bırakıyor:) Bir de sorumluklarından kaçan, diğer insanların haklarına riayet etmeyen ve bencil insanlara acaip sinir olurum. Bazen bencillerle yani sadece kendisini düşünen insanlarla aynı dünyada yaşıyor olduğumu düşünmek bile sinirlendirebiliyor beni. bak şimdi yine tüylerim diken diken oldu:P 

Gelelim en çok sinirlendiğim olayaa.. Ne zamandır televizyon denen illete sinir olurdum ama o günkü kadar ondan nefret ettiğimi parçalamayı hayal ettiğimi hatırlamıyorum.  Hem alt kat komşumuzdaki hem evimizdeki televizyon aynı anda son ses çalışınca, hasta yatağında beni delirtmeye yetti. Odamdan çıkıp televizyonun üzerine yürüken tek düşündüğüm elime geçen ilk sert cisim ile onu parçalamaktı ama, tevizyon plazma olunca malum LCD ekranlarda bütün elektirik ekran üzerinden geçiyor, bir an aklım sinirimin önüne geçip elektiriğe çarpılabilmekle korkuttu beni:) bende ani bir dönüşle sola kırıp o anda nasıl olduysa elime geçen pense ile anten kablosunu kestim.. Bir anda kendilerini dipsiz bir kuyuya düşmüş gibi hisseden izleyenleri ne olduğunu anlamaya çalışırken ben çoktan yatağıma gömülmüş, birkaç saniye önceki sinirden üzerimde eser bile kalmamış olarak uykuya dalıyordum:) bu kadarcık yani bir anlıktı oldu bitti.:D

 Yaklaşık 15 gündür artık evimizde televizyon seside olmadığı için bende sinirlenecek bir olay bulamıyorum:) Kısacası ne var şu dünyada sinir olacak? melek gibi bir koca, daha melek bir evlat ve en melek ben:P yaşayıp gidiyoruz işte..

Bende LeYYa ablama ve Arabistan'da kadın olmak'a (kendisi bugünlerde Arabistan'da gelin olmak modunda ama :D fırsat bulunca cevaplasın) paslıyorum kolay gelsin..

20 Ocak 2009 Salı

Teşekkürler Home Centre


Home Centre'yi bilen bilir, bilmeyenlerede anlatayım birazcık..
Home Centre, Arap ülkelerinde 50 den fazla mağaza ve showroomu olan, müşteriye en iyiyi getirme sloganını kendine hedef edinmiş, farklı ülkelerden ihraç ettiği (Çin, Türkiye gibi..) mobilya, mutfak eşyası, mefruşat vb.. ürünlerini pazarlayan, İKEA'yı kendine idol edinmiş çakma bir IKEA işte..

Bakmayın başlıkta teşekkür ettiğime, aslında çok kızgınım onlara.. Sadece kendilerine, yaptıkları eşekliği aylar sonra zoraki düzeltme çabasına girdikleri için müteşekkirim..
Bu yazım sadece Home Centre müşterilerini ilgilendiriyor gibi görünebilir fakat benim asıl sitemim Home Centre'ye ürün ihraç eden İSTİKBAL markasına..

Ramazan ayının son günlerinde Home Centrede beğendiğimiz ''Konya'' isimli bir köşe takımını satın almakla başladı benim bütün derdim:( Bir hafta sonra evime teslim edilen takımı monte ederken kullanma talimatının türkçe olması dikkatimi çekti önce, daha sonrada iç döşemelerinde İstikbal logolarını görünce kendi ülkemin malını satın almış olmak onure etti beni..( ne işe  yarıyorsa..) Fakat akabindeki 10-15 gün içinde koltuklarda döşeme kumaşının altındaki dolgu malzemesi sabitlenmediği için yığılma ve potlanmalar oluşmaya başladı.. Durumu Home Centre yetkililerine bildirdiğimizde bizden sorunlu bölgelerin fotoğraflarını çekip getirmemizi istediler ve koltukların hatalı olduğunu kabul edip tamir için Cidde'ye göndereceklerini söylediler..  
15 gün süren tamirden sonra koltuklar iade edildiğinde aynı ilk günkü gibi paketlenmiş haldeydiler. Eve teslim eden adamlara üst kartonlarını çıkarttırıp altındaki naylonlarına açmamalarını tembihledik. Koltuklar krem rengi ya elleri kirlidir şimdi, biz açarız düşüncesiyle:) sonrada teslim aldığımıza dair kağıdı imzalayıp gönderdik.. Koltukların üzerindeki naylon kaplamayı kaldırdığımızda gözlerimize inanamadık:) Ne mi çıktı? Koltuklar 15 gün önce tamir için verdiğimiz haliyle hiç dokunulmadan geri getirilmişti. Hatta abartmıyorum üzerine eşimin saç teli düşmüş o bile halen yerinde duruyordu:) 
Silahlarımızı, badigartlarımızı kuşanıp :P Home Centre'nin yolunu tuttuk:) bizi gayet sakin karşılayıp cidden mii? sahi mii? diyerek havamızı aldılar ve ertesi gün tekrar gelin, bizde Cidde ile görüşelim neden böyle yapmışlar, gerekirse değişiriz diyerek geri gönderdiler.. Fakat ertesi gün mağazaya gittiğimizde karşımızda bir tane muhatap bulamadık:( ve neden sonra bize Cidde'ye ait bir numara verip muhatapımızın onlar olacağını söylediler. Biz de daha mağazada numarayı aradık, fakat karşımızdaki adam hazırlıklıydı ve koltukların tamiri için ellerinden o kadarının gelebildiğini söyledi (kaldı ki ben halen daha o koltukların Cidde'ye gidip geldiğine inanmıyorum çünkü üzerindeki saç teli hiç değilse yoldaki sarsıntıdan yer değiştirirdi:P) ve üzerinede ekledi, mağazamızda daha pahalı ürünler vardı onlardan alsaydınız madem.. ( sanki bizim sorunumuz ödediğimiz paraydı. bizim zorumuza giden ürünün tamire diye götürülüp aynı şekliyle geri getirilmesi, aptal yerine konmuş olmamızdı) bizde bunun üzerine Home Centre markasını ticaret odasına şikayet edeceğimizi söyledik(burada Tüketici hakları ticaret odasında aranırmış onuda yeni öğrenmiştik;)) karşı taraf oldukça pişkindi nereye kadar gidebiliyorsanız gidin, elinizden geleni yapın dedi bize..  O gün o koltukların üzerimize yamandığını düşünerek berbat bir moralle ayrıldık mağazadan:( 
Daha sonraki günlerde bir dilekçe hazırladık ve Home Centre'nin Dubai'deki genel merkezine şikayet maili yazdık. sorunumuz giderilmezse ekteki dilekçeyi fatura ile birlikte ticaret odasına vereceğimiz söyledik..(biraz tehtidvari olmuş ama) Ve daha sonra öğrendik ki eğer haklı bulunursak Ticaret belgeleri bile ellerinden alınabilirmiş..
Sonraki günlerde benim hayatından vazgeçmiş kocam kah yoğun işlerini, kah unuttuğunu bahane edip hep vermeyi erteledi dilekçeyi.. Bende zaten ümidi kesmiş, koltukları nasıl başımdan atabilirim diye çareler aramaya başlamıştım.. 
Ta ki birgün, bir tanıdığımızın bize, önceki gün Home Centre'den alışveriş yaptım bana sizi tanıyıp tanımadığımı sordular ve telefon numaranızı aldılar dedi.. sabırla bize ulaşmalarını bekledik. neden sonra (ki en az bir ay geçti bunun üzerinden sanırım o güne kadar bizim tekrar mağazaya gitmemizi beklediler ama sonunda ya vicdanları daha fazla müsade etmedi:P yahut Dubai dilekçemiz işe yaradı bilemiyorum artık:))bize telefon açmayı akıl ettiler ve ertesi gün 10'da size gelecez diyip kapattılar telefonu:) bizim niçin geleceksiniz, napacaksınız diye sormamıza bile müsade etmediler..
Ertesi gün yanlarında elimizdeki takımın aynısıyla çıkıp gelmişlerdi..Aslında bu duruma bize sorulmadan karar verilmiş olmasına sinirlendim çünkü gelecek yeni takımda aynı seri üzerinden üretildiği için aynı sorunu çıkarması kuvvetle muhtemeldi ve zaten onlarda bende aynı sorunu çıkaracam der gibi bakıyorlardı:) ama bi kere kapıya kadar, üstelik yenisi ile gelmişlerdi sesimizi çıkarmayalım artık dedik.. Fakar bu sefer temkinliydim:) üzerlerindeki bütün ambalajları apartmanda açtırıp sağını solunu inceledim ve daha sonra evdeki koltukların çıkarılmasına müsade ettim.. Adamlar yeni koltukları içeri taşıyıp gitmek üzere iken eşim bana, monte ettirelim mi? diye sordu.. Boşver elleri kirlidir şimdi :) biz monte ederiz dediysem de, portmantoyu kaldırırken belini incittiğini bahane ederek adamlara gitmeden monte etmelerini rica etti.. Adam koltuğun ayağını takmak için koltuğu ters çevirdiğinde altının boydan boya kırık olduğunu gördük:( altındaki sandık kısmı tamamen içeri çökmüştü. Belkide bunu bilerek getirmemişlerdi ama biz ikinci sefer aldatıldığımızı düşündük:( Kocama kalsa sandığınıda kullanmayıveririz boşver kabul edelim diyordu ama ben evdeki eskileride, kırık yenileride ellerine verip gönderdim:). Aradan 10 dakika geçmeden Home Centre yetkilileri bizi arayıp sorunlu koltuklara karşılık mağazalarından istediğimiz bir koltuk takımını alabileceğimizi söylediler. Evet bizde bu kadar şeyden sonra inanamadık ama yaptılar:) ve ben eski takımdan tamamen alakasız, tamamıyla farklı, ÇİN MALI bir takım beğendim:) İki gün önce de evimize teslim edildi. Umarım bu koltuklarda artık bir problem çıkmaz çünkü kocam varsa bile sakın bana söyleme kaldır at daha iyi diyor:D napsın adamcağız bu kadar zaman zarfında benim ile Home Centre arasında en çok yıpranan O oldu:)
Sanki aylardır o koltukları sırtımda taşımak zorundaymışımda, birisi aniden sırtımdan indirmiş, kuş gibi hafiflemişim gibi hissediyorum şimdi kendimi..O günlere geri dönüp baktığımda, o günlerden bize, yaşadığım stresi saymazsam koltukların üzerinde çekilmiş birkaç tatlı fotoğraf ve mağazalarında telefonla konuşup her türlü hakareti işittikten sonra çıkarken, ağlayarak ''Aşkım ben artık eve gitmek istemiyorum o koltuklar sinirlerimi bozuyor'' diyen bana, bir taraftan göz yaşlarımı silerken ''Yapma bitanem bir koltuk için değer mi yenisini alırız hatta hemen gidip çıkartalım onları evden'' diyen kocamın tatlı tesellileri kaldı.. Ha tabi birde bir sürü tecrübe;) Örneğin, seneye Allah izin verirse Türkiye'de de bir evim olacak ven ben evime asla İSTİKBAL markasını sokmayacağım.. İstikbal gibi bir marka ihraç ürünlerini bu şekilde dandik üretmemeli. Hele de Türk kalitesine her şekilde güvenen arap ülkelerine...Home Centre mi? Hym.. çok cicili bişeler olursa onu belki düşünebilirim:P
Bu arada biz susmayıp hakkımızı aradığımız için ve ümidi kesmişken birden herşeyin değişivermesi bizi fena gaza getirmiş durumda:) sagımıza solumuza bakıp bizi kim dolandırdı şikayet etsek diye aranıyoruz:P 
Şimdi sırada geçen hafta bize, tahlil için 200 riyal fatura kesip, bizden 300 riyal tahsil eden laborantta..;)

17 Ocak 2009 Cumartesi

Pigloo-Papa Pinguin



İbrahim Eren youtube de dolaşırken bulmuş bu videoyu, ne dediğini anlamıyorum ama görüntüler apaçık.. Bayıldık bu videoya, akşama kadar İbrahim izledi, şimdi O uyudu ben izliyorum:) Nasılda benziyor İbrahim'e.. Yavrum benim, O'da babasını işe göndermemek için döndürmediği fırıldak kalmıyor:) çünkü biliyorki babayı bir kere kaçırırsa elinden, tekrar kavuşması belki günler sürecek:( ama yinede sonunda engel olamıyor gidişine:( Acaba diyorum, O'da bu penguen gibi babasına dans etmeyi öğretse engel olabilir mi gidişine;P

Yalnız bir sorunum var videoyu buraya nasıl ekleyeceğimi bilmiyorum malesef:( öğretmek isteyen olursa hiç çekinmesin;)
Videonun URLsi burada youtube girebilenler mutlaka izlesin...

13 Ocak 2009 Salı

Zalime senin bedduan yeter küçüğüm..

Gazze'de yaşananlardan şimdiye kadar haberdar etmemiştim İbrahim Eren'i. Hatta haberleri bile netten takip ediyoruz ki, tvden O'da izlemek zorunda kalıp da etkilenmesin.
O'nun rengarenk hayalini kurduğu Dünya'yı, birkaç zalimin kan ile boyamak istediğini nasıl söylerim O'na..



Bugün karalama defterine kendini resmetmiş ve kendisine onlarca kol çizmiş, resimi bana gösterdiğinde o kadar çok kolun ne işe yaradığını sordum. Cevabı çok ilginçti, tüylerimi diken diken edecek cinsten..
-Çok uzaklarda kötü adamlar arkadaşlarımı öldürüyorlarmış, bu kadar çok kolum olursa onların hepsini dağlardan aşağı atabilirim ben.. dedi. Uzun zaman donuk bir şekilde resime bakakaldım, zaman sonra bunları nereden öğrendiğini sormak geldi aklıma,
-Öğretmenim anlattı. Bugün okulda arkadaşlarım için dua ettik dedi..

Söyleyemedim küçüğüm, diyemedim sana, O korkak zalimlerin arkadaşlarını ne kadar kalleşçe öldürdüklerini..;(( Sen yine onları dağlardan atabileceğini hayalle.. O kadar çok kolun olsun Senin.. Zalimi Sen dize getir.. Sen kurtar arkadaşlarını küçüğüm, biz yapamadık;((

11 Ocak 2009 Pazar

Büyümüş de alışverişe gitmiş:)

Ne zamandır İbrahim Eren'in okul günlüğüne birşey eklemiyorum:( halbuki okulunda her hafta farklı bir etkinlik yapıyorlar. Düzenli olarak eklesem diğer annelerde faydalanabilirler.
Tamam kabul ediyorum. tembelim. Bu aralar bende öteleme hastalığı oldu, hayatımı bile öteler oldum. silkinmeliyim farkındayım. Herneyse konuya dönelim.. (işime gelmedi:))

Bu haftaki konuları alışverişti. Her etkinlikte olduğu gibi iki gün öncesinden bize bildiri kağıdı gönderdiler ve cumartesi günü süpermarkete gidileceğini eğer çocuğumuzu göndermek istiyorsak, cebine kendi belirledikleri bir miktarda para koyarak göndermemizi istediler.
İbrahim Eren'in en fazla heyecanla beklediği etkinlik oldu nedense. Herkese cumartesi gününü beklediğini anlattı durdu:) ve cumartesi günü eve geldiğinde yaptığı alışverişten çantasını taşıyamıyordu:P
İşte çantasından çıkanlar..

  • Bol meyve.. Vejeteryan bir çocuktan beklendiği gibi. Şükürler olsun İbrahim Eren meyve ve sebzeyi bütün lezzetlere tercih ediyor, bu konuda annesini şimdiye kadar hiç üzmedi.
  • Meyve suyu
  • Marsmallow şeker.. Evimizde fazla tüketilmediği için albenili geliyor herhalde;)
  • Mamül.. İçerisinde hurma ezmesi olan lezzetli bir bisküvi. İmkanı olanlara tatmalarını tavsiye ederim.
  • Cips..Oldukça uzun bir zamandır eve girmediği için İbrahim Eren için çok kıymetliydi:)
  • Ve yolda gelirken yürüttükleri:) neler olduğunu bir türlü söylemediği için onları sayamıyorum:)
En çok merak ettiğimde İbrahim bunları kendisi mi seçerek aldı, yoksa öğretmenleri onları bu konuda yönlendirdi mi? Mutlaka tavsiyeleri olmuştur ama bütün bunları İbrahim mi seçti ise çok iyi. çünkü marka konusunda oldukça seçiciyim ve İbrahim'de benim seçtiklerimin dışına çıkmamış, gerçekten bunun farkındaysa çok güzel:) ''Bunu İbrahim'e sorsana'' diyeceksiniz ama o kadar kötü bir huyu var ki okulda yahut başka bir yerde neler yaptığını asla anlatmaz:( ağzından bir tanecik laf alabilmek için ne hallere gireriz, çoğu zamanda başaramayız zaten:)

Yorumsuz..

6 Ocak 2009 Salı

İbrahim'den seçmeler:)

Sabahları okula gitmeden önce bir kase süt ile birlikte Corn Flakes yiyor. Bende zaten sabahları soğuk oluyor birde soğuk sütle boğazları üşümesin diye sütünü hafif ılıtarak ekliyorum. Bu fedakarlığımdan dolayı tebrik beklerken önceki gün kafasını tabağından kaldırıp;
-Anne ya neden ısıtıyorsun şunu, bu çorba mı? diyiverdi. :S

**************

Her akşam hiç üşenmeden, bıkmadan, usanmadan koltuğun tepesine çıkıp yere atlayan İbrahim'e alt katımızdaki komşuların O'na çok kızgın olduğunu söyledim. İbrahim'den gayet çözümvari bir cevap;
-Ne kızıyorlar canım onlarda atlasınlar!!

Sanki ben alt katımızda oturan, yaşları 30 ila 40 arasındaki bekar erkeklerin koltuğun üstüne çıkıp atlayamadıkları için kızgın olduklarını söyledim:)

*************

Dün market alışverişinde, market sepeti içinde oturarak bağıra çağıra şarkılar söyleyen İbrahim birden balkondan sarkmış pozisyonunu alarak ''Ennejdee'' (İmdat) diye bağırmaya başladı. Biz hiç istifimizi bozmadan alışverişe devam ederken reyondakiler bize çok kötü bakıyorlardı :S Bizim market sepeti içinde çocuk boğduğumuzu düşündüler herhalde:) nereden bilebilirlerki, o hareketlerin İbrahim'in sıradan halleri, kendi doğaçlama şarkılarının birer parçası olduğunu:)

Ah güzel yavrum, sana evde arapça konuşturamazken dışarıda niçin böyle garaip hareketlerinde arapça kullanırda bizi zor durumda bırakırsın bilmem ki?

*************


Bu da sabahın 6'sında okul servisini bekleyen İbrahim Eren :)

***********
Devamı gelecek....

1 Ocak 2009 Perşembe

Mimlendim.. heyecanlandım:))

Sevgili Erguvan ağacı Musti'nin annesi beni mimlemiş.. aynı zamanda blog hayatımın ilk mimi bu, o yüzden inanılmaz heyecanlıyım.. elim ayağım titriyor desem :D abartma diyeceksiniz ama ilkler hep bi başka olur benim için:) Mim'in konusu ''20 soru 20 cevap'' daha iyi bir ruh hali içinde cevaplamayı çok isterdim ama ilk mimi ruh halim düzelene kadar ertelemek istemiyorum..

Başlıyoruz..
  1. En sevdiğim kelime; Bugün ne yapmak istersin aşkım? Aynı zamanda şimdiye kadar daha hiç duymadığım kelime:)(bu cümle oldu ama neyse ben cümle olarak cevaplamış olayım)
  2. En nefret ettiğim kelime; Tamaam Olur inşaAllah.. Biliyorum ki artik o hiç olmayacak.:) (bu da cümle:))
  3. Beni ne heyecanlandırır ?; İlk olan herşey. İlk defa bir yemek bile deniyor olsam heyecanlanırım.
  4. Heyecanımı ne öldürür ?; Hiçbirşey.
  5. En sevdiğim ses; Medine müezzinlerinden Ezan sesi.
  6. En nefret ettiğim ses; Televizyon sesi.
  7. Hangi mesleği yapmak istemem; Kan ile ilgili olan her meslek.. Ama yinede doktor olamamak içimde kalmıştır..
  8. Hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterim; Yeri geldiğinde çenemi tutabilme yeteneğine:) bu bir yetenekmidir bilmem ama bu çenem bazen başıma çok iş açıyor:)
  9. Kendim olmasaydım, kim olmak isterdim; Bunu hiç düşünmedim. Yine kendim olmak isterdim herhalde..
  10. Nerede yaşamak isterdim ?; Yaşamak istediğim yerdeyim ama Medine'de bahçeli bir eve hayır demem;)
  11. En önemli kusurum nedir ? ; Mükemmelliyetçiliğim. Aşırı şekilde düzen hastası olmam.
  12. Bana en fazla keyif veren, kötü huyum; Gecenin bir vakti kalkıp çay içmek..Uykumu kaçıracağını bile bile kendime engel olamıyorum:( daha sonrada bütün gün şiş gözlerle geziyorum:)
  13. Kahramanım kim ?; İbrahim Eren :D
  14. En çok kullandığım küfür; En çoğu yok tek kullandığım Gerizekalı. buna küfür denirse tabi:) bazen cok ihtiyaç duyduğum anlar oluyor malesef, ama başka hiçbir kelime çıkamıyor ağzımdan:(
  15. Şu an ki ruh halim nasıl ?; Çok kötü.:( dağıtmak, herşeye saldırmak, önüme geleni paralamak istiyorum..ağlamak bağıra çağıra ağlamak istiyorum..;(
  16. Hayat felsefenizi hangi slogan özetler ?; Yaşasın Özgürlük :)
  17. Mutluluk rüyam nedir ?; İçerisinde araba kullandığım rüyalar. Çok seviyorum araba kullanmayı ama Arabistan'da kadınlara araba kullanmak yasak.:( bu yüzden araba kullandığım rüyalardan uyanınca içimde bir sevinçle kalkıyorum:)
  18. Mutsuzluğun tanımı; Şu andaki halim..Sevdiğim insanın beni anlayamıyor olması:(
  19. Nasıl ölmek isterim; Bunu da hiç düşünmemişim şimdiye kadar ilginç:) Bir anda hiç fark etmeden ölmek isterdim. Ölürken şeytanın imtihanına tabi tutulmaktan çok korkuyorum çünkü.
  20. Öldüğümde, cennete gidersem, Allah'ın bana kapıda ne söylemesini isterim ?; Bu gerçekten olacak mı? İmanımla gidebilecek miyim? bundan çok korkuyorum ama inşaAllah olursa ''Buyur kulum Cennetim'e'' demesini isterim tabi:) bende sevdiklerimide isterim diye naz edecem ama;)

Sevgili Erguvan ağacına teşekkür ediyor ve bende sevgili YASEMİN ve mertimbenim'i mimliyorum.. Kolay gelsin;)