Lilypie 5th Birthday PicLilypie 5th Birthday Ticker

30 Ekim 2008 Perşembe

Bizim asker :))

Bu sabah uyandığımda bizimkini bu halde buldum :)
-Bu ne hal yavrum neredeyse boğulacaksın?
-Ben asker oldum anneee.. dedi:)
-haa.. peki o boynundakiler ne?
-Onlar benim bombalarım kötüleri bombalıyorum :)
Eve bir göz attım ki bombalanmamış bir köşe kalmamış:) Zavallı evimiz kimbilir ne kötülük yaptı?
Ayağınada bir ayakkabı geçirmiş:) ayakkabısız asker olmazmiş:)
Ayakkabılı, pijamalı neredeyse boğulmak üzere olan asker, ben kahvaltıyı hazırlayana kadar biraz daha bombaladı dibi köşeyi.. Kahvaltıdan sonra anne, enkaz toplama görevlisi olarak saatlerce görevini icra etti:S
Bugün nasıl olmuşsa saatin sesini duyamamış (belki de duymuş ama kapatmış) uyanamamışım..Servisçi teyzemizin kapıyı çalması ile uyandık..Gözümün biri açık diğeri kapalı üzerimde ne vardı hatırlamıyorum bile :) kapıyı açıp biz uyanamadık dedim:) Sağolsun kadın ''siz hazırlanın biz 10 dk sonra tekrar gelelim'' diyerek gitti..İbrahim Eren'i bir taraftan ben diğer taraftan babası adeta paket gibi hazırlayıp gönderiverdik:) kendiside okula varınca uyanmıştır artık:P

27 Ekim 2008 Pazartesi

İbrahim Eren'e neler oluyor?

İbrahim çok farklı huylar edindi..Pek çoğunu bekliyordum fakat bir şey varki beni çok şaşırtıyor..Marka takıntısı.. Evet ayakkabılarını, çantasını vs. beğenmiyor, arkadaşlarının giyindiği markalardan istiyor.. Bende ucuz alacak kadar zengin olmadığımız için basit şeyler almadım hiçbir zaman. Fakat şimdiye kadar spiderman, batman, superman gibi bence şiddet çağrıştıran karakterlerden ve onları taşıyan her türlü şeyden hep uzak durdum. İbrahim'e ne tanıttım ne de çizgifilmlerini izlettim..Fakat tecrübe ile öğrendim ki çocuğumu ne kadar korursam koruyayım benden kopunca mutlaka onları öğreniyor. Çünkü dışarıda tezgah onların elinde malesef:( Şimdilerde beni bezdiriyor.. saatlerce spidermanlı ayakkabı diye, batmanlı çanta diye ağlayabiliyor ama yılmak yok mutlaka onlarsız yaşamayı öğrenmeli.. Yinede çok fazla üzüp aklının bir köşesinde yer bırakmasınıda istemiyorum.. Madem kahraman olmak istiyorsun o halde asker olmalısın diyerek kamuflaj kıyafetleri aldım asker olmaya heveslendiriyorum. Şimdilik asker kıyafetleri içinde çok mutlu umarım o garip neye benzediği belli olmayan karakterlerin İbrahim'in dünyasındaki yerini doldurur..Bu arada okula da hergün farklı bir ayakkabısını giyiniyor..şimdilik buna ses çıkarmıyorum:) Yalnızca uzaktan benim küçük oğlumun ne kadar hızlı büyüdüğünü izliyorum:)

25 Ekim 2008 Cumartesi

İbrahim Eren'in okul günlüğü..

Okullar açıldı.. 'Günaydın' diyebilirsiniz fakat burada okullar açılalı henüz iki hafta oldu ve benim düzenim okul düzenine henüz yeni oturuyor :) Bu sene İbrahim Eren'de okullu artık. Geçen senede okulluydu aslında ama o zaman aynı okulda olduğumuz için aradığı her zaman beni yanında bulabiliyordu ve annesi henüz oğlu çok küçük diye kıyamıyor hemde sıkılmasın diye fazla üzerine gitmiyordum. Artık bu sene okul işini ciddiye almamız gerektiğini düşündük çünkü bende 7 yaşın çok geç olduğunu düşünenlerdenim.
Bu etiket altında İbrahim'in ilk günden itibaren okul hatıralarını kaydedeceğim. Geçtiğimiz iki haftalık kayıtları günlüğe yazmıştım ilk önce onları buraya aktarıp daha sonra düzenli bir şekilde kayıt etmeye gayret edeceğim. Şimdiden bana kolay gele;)
Okul günlüğünü okumak isteyenler buradan ulaşabilirler..

23 Ekim 2008 Perşembe

Medine de çocuk olmak..



Bu keyfi dört köşe veled İbrahim Eren, babasının halıları serilmiş gibi uzandığı yerde Mescid-i Nebevi yani Peygamberimizin mescidi. Takdir edersiniz ki Peygamberin mescidinde baba halısı filan aramaya gerek yok onun kucağı gibi bir rahatlık varken;) Onu bu şekilde gördüğüm zaman kıskanıyorum, bende şimdi çocuk olmalıydım diyorum kendime.
Kendi çocukluğum geliyor gözlerimin önüne; Tepesini görebilmek için boyunumu ağrıtarak baktığım çam ağaçları, boyumdan yüksek otların bulunduğu aralarında saklambaç oynadığımız evimizin 4 etrafını saran, içinde her türlü börtü-böceğin bulunduğu ve her şekilde onlarla oynamanın sınırsız olduğu bahçeleri hatırlıyorum.İbrahim'in hiçbir zaman böyle hatıraları olamayacak diye içleniyorum:( ama biliyorum ki onun hatıraları benimkinden daha unutulmaz olacak.
Geçtiğimiz çarşamba günü henüz hacılar gelmeden Medine sakin iken, ziyarete yani Peygamberimizin kabrinin yanına kadar götürdük İbrahim ve arkadaşlarını.. ilk başlarda bizim telkinlerimizle salavat ve dualarla girdiler ziyarete ama çıkarken polislerde peşimizden bizi takip ediyordu bu veletler bi tarafa zarar vermeden gitseler bari diye:) Çocuk her yerde çocukluğunu yapmayı başarıyor kısacası Kabe'nin dibinde de Mescidin bahçesinde de bütün çocukların hali İbrahim'den farksız.
InsaAllah İbrahim'de büyüdüğü zaman ne kadar güzel bir çocukluk geçirdiğini anımsar ve dünyada pek çok insanın onun yerinde olabilmek için neler verebileceğinin farkına varır.

Allah'u Teala bütün çocuklara(onlarla beraber anne-babalarına) bu güzel yerleri görebilmeyi ebeveynleri ibadetlerini yaparken bahçelerinde oyunlar oynayabilmeyi nasip etsin...


22 Ekim 2008 Çarşamba

Bugün erken geldi okuldan..Okula telefon açıp nedenini sordum herhangi birşey söylemediler.. daha sonra babası fark etti, İbrahim Eren'in sağ gözünün üstü kaşı ile birlikte tamamen mosmordu..Saçları uzadığı için o bölgeyi örtüyor o yüzden fark edememişim..Ne olduğunu sorduk.Arkadaşları ile yemekhanede boğuşmuşlar:) İbrahim'de sandalyeye çarpmış kafasını..Bu konu hakkında soru sorduğumuz zaman konuyu değiştirmek, ortalığı karıştıracak başka şeyler bulmak için büyük bir çaba sarfediyordu:) Muhtemelen olayın suçlusu kendisi.. yoksa duygu sömürüsü yapar mutlaka babasına acındırırdı kendisini.:) Sanırım bundan dolayı okuldan erken getirdiler. O zaman niçin telefon açtığımda bana doğru düzgün birşey söylemediler?

21 Ekim 2008 Salı

Bugün okuldan geldiğinde ayakkabıları kumla doluydu kapının önünde küçük bir kumdan tepecik oluştu:) Öyleki pantolonun paçalarından, ceplerinden bile kumlar dökülüyordu:)

20 Ekim 2008 Pazartesi

Geç bile kaldı:)

Bugün İbrahim Eren şortla geldi okuldan..Niçin mi? Altına kaçırmış.. Bana kalırsa o düğmeli fermuarlı, pantolona çok bile dayandı çocuğum:) Anneside yedek kıyafet olarak şort koyarsa çantasına, o da şortunu giyer gelir:)

19 Ekim 2008 Pazar

İkinci haftaya başlıyoruz..

Araya hafta sonu girdiği için sorun çıkarmasını bekliyordum fakat nazar değmesin hiç sorunsuz gidip geliyor artık..:) Bugün öğretmeni İbrahim Eren'e Mater çıkartması vermiş..Bir telaşla eve gelişi vardı ki:) Neymiş? Mater karakteri babasının favorisiymiş çıkartmayı babasına hediye edecekmiş:) Ettide rahatladık çok şükür şimdi Mater evimizin baş köşesinde;)

16 Ekim 2008 Perşembe

İlk haftayı bitirdik..

Bugün İbrahim Eren okula giderken beklediğim gibi sorun çıkarmadı elh. Önceki günden iyi tecrübe etmişti:) sadece birazcık dudağı büküldü ama başı dik bir şekilde gidip geldi şükürler olsun..Ve bugün üzerinde forması vardı artık:)

15 Ekim 2008 Çarşamba

Okul yolunda tek basina..

14-10-2008
Sabah oldu çok şükür. İbrahim sorunsuzca uyanıp hazırlandı ve servisini beklemeye başladı. Bir defa daha yalnız gitmeyi isteyip istemediğini sordum, cevabı yine aynıydı. Servisçi teyzesi (İbrahim ona bu ismi yakıştırmış) kapıyı çaldığında bizimki mırıldanmaya başladı.. Birşey mi diyorsun? dedim.. Bari servise kadar yanımda gel dedi.. Eh servise kadar gidebilirim okula kadar olmasında :) Elinden tutup servisin yanına kadar götürdüm, ben İbrahim'in servise binmesini beklerken küçük bey aniden ters istikamete dönüp ''Ben yarın tek başıma okula gidecem'' diyerek eve doğru yürümeye başladı:) İlk anda durdurup ikna etmek istedim fakat bana yerlerde tepinme ile cevap verince o anlık ani bir refleksle, düşünerek yaptığım birşey değildi yani İbrahim Eren'i servisçi teyzesinin kucağına atıp kapıyı kapattım ve şöföre elimle 'git' işareti yaptım.. Ve servis gitti.. Gerçekten gitti.. Giderken ömrümdende en az 10 yılımı alıp gitti.. İbrahim Eren'i ilk defa tanımadığım bir yabancının kucağına atarak hemde kendi ellerimle gitmesini istedim.. Eve girdiğimde kendimde değildim duvarları yumruklamak, deliler gibi ağlamak, hatta dışarı çıkıp servisin peşinden deli gibi koşmak geliyordu içimden:(
Bir an babasınında evde olduğunu hatırladım.. Yanına gittiğimde derin uykularında halen daha uyuyordu.. Uyandırmadım, uyandırmamalıyım dedim kendime o bu anı benimle paylaşmayı hak etmiyor biz bütün bunları yaşarken onun halen uyuyor olması daha da çok kızdırmıştı beni:(
Kafamın uyuştuğunu hissediyordum.. Demek bu kadar zordu anneler için evlattan ayrılmak.. Halbuki yıllar önce ben annemi arkamda bırakıp da buralara gelirken yaşamamıştım bunların hiçbirini...Biraz uyumuşum..Telaşla uyandığımı hatırlıyorum.. Okula telefon açıp İbrahim'in ne durumda olduğunu sordum, gayet iyi şu anda arkadaşları ile beraber yemek yiyor çok mutlu görünüyor dediler bana.. O mutluymuş.. Ah sıpa arkanda bırakıp gittiklerinden haberin var mı acep, yoksa seni o şekilde gönderdim diye benden intikam mı alıyorsun? Sanki ağlıyor mutsuz deseler mutlu mu olacaktım bilmiyorum:)
Biraz rahatlamıştım.. Yine uykuya dalmışım.. Telefonun sesi ile kendime geldim, okuldan arıyorladı.. İbrahim'in biraz gecikeceğini merak etmememi söylediler.. Sağ salim getirsinlerde geç olsun lazım değil :)
Servisin kornasını duyduğumda kendimi nasıl attım dışarıya hatırlamıyorum bile:) İbrahim gayet mutlu bir şekilde indi servisten daha inerken ''annee bugün okulda neler yaptık biliyormusun'' diye anlatmaya başlamıştı bile:) Servisçiye ''Sabah İbrahim çok ağladı mı?'' diye sordum. Eliyle sokağın başını göstererek ''Araba oraya gidene kadar ağladı daha sonra sustu'' dedi..Demekki ben o kadar şeyi tek başıma yaşadım..Beni bu hallere koyan sıpanın bile gözyaşları sokağın başında bitivermiş...
Bütün gün bunun etkisinden kurtulamadım.. İbrahim uyurken kaç defa gidip yerinde mi diye kontrol ettiğimi hatırlamıyorum bile :)
Akşama doğru babası telefon açıp İbrahim'in okul formasını almaya gidebileceğimizi söyledi..Formasını aldık fakat forma hakkında serzenişlerim var kimler duyar sesimi bilemem ama Annekaz sesini duyurabilmişse belli mi olur belki birgün benimde sesimi duyan olur;)
Buradaki okulların büyük bir çoğunluğu DEARSON markasına diktiriyor formalarını, Kumaşlar benim tabirimle yüzdeyüz poşetten imal, dikimler ise Suud çocuklarının yapılarına göre mi dikiyorlar bilemiyorum oğlumun bedenine uygun doğru düzgün bir numara bulamadık. İbrahim'e boydan iyi olan pantolonun belinin düğmeleri kavuşmuyor bile..Bir beden büyüğünde ise bel biraz sıkıyor ama idare eder derecede fakat paçalar birer karış uzun.. Birde küçücük bebelerin pantolonlarını fermuarlı, düğmeli yapmışlar.. Allah biliyo ya İbrahim bu kıyafetle çoğu gün okuldan altını ıslatmış olarak gelecek:) Çünkü ben ona şimdiye kadar rahat etsin diye hep beli lastikli kıyafetler giydirmeyi tercih ettim..
Halbuki piyasada JUNİORS gibi ne güzel markalar var onlara diktirseler kıyafetleri hemde en sağlıklı kumaşlardan.. Ama onlar Ecnebi tabi..Araplarda haklı olarak kendi üretimlerini tutacaklar..Herneyse bu kadar serzeniş yeter..Umarım birgün sözüm biryerlere ulaşır ben göremesemde torunlarım görsün:P
Bütün bunların üzerine bir İbrahim resmi gider artık..Formasını ilk giydiği gün..

14 Ekim 2008 Salı

Okulda 3. gün..

13-10-2008 Pazartesi
Bugün servisle gittik okula.. Sabah 6 da düştük yollara.. Güneşin doğuşu çok garibine gitti İbrahim Eren'in. İlk önce Ay zannetti yeni doğan güneşi:) ''Bu Ay'a ne olmuş böyle'' diye söyleniyordu:) Onun Ay değil güneş olduğunu söyleyince şaşkınlığı iki katına çıktı ve kendi uykudan uyanmış haline benzetti güneşi:D Bu arada gerçekten Medine'de güneş bir başka doğuyormuş ben bile hayran hayran izledim:)Güneşin doğuşunu göremeyeli ne kadar uzun zaman geçtiğini anımsadım:(
Servis bizden sonra iki kişi daha aldı ve saat tam 7'de okula ulaştık. Okul Medine'nin oldukça dışında o yüzden okula kadar epey bir vakit geçiyor..
Okula vardığımızda temizlik yapılıyordu.. Bizde temizlik yapanları rahatsız etmemek için parka yöneldik.. Parkta ne kadar vakit geçirdik bilemiyorum. Sanırım oturduğum bank üzerinde uyudum ben:)) Çocukların çığlıkları beni kendime getirdi. Kafamı sağ tarafıma çevirdiğimde kocaman bir arı, bu arı bildiğimiz kocaman arılardan değil. Arı kostümü giymiş bir insan:)) Elinde mikrofonla ''heyya ya esdika yallah ilel maksaf''(haydi arkadaşlar maksafa gidelim) diyordu.Çocukların kimi korkmuş sinmiş bir köşeye:) kimisi de Arı'yı paralamaya çalışıyordu:) Bende telaşla İbrahim'i arıyordum korkan çocukların arasında:) birde ne göreyim benim, hele de annesi yanında yoksa korkar ağlar diye düşünüp deli gibi aradığım oğlum arının kuyruğuna sıkı sıkı yapışmış kahkahalarla eğleniyor:D Bir anlık gördüm İbrahim'i sonra Arı'nın ardı sıra bende gittim ama o kadar çocuk içinde yaklaşamadım bile..Kendime arka sıralardan bir yer bulup oturdum.Zavallı Arı ile bir müddet eğlendi çocuklar. Arıların görevi, marifetleri hakkında konuştu çocuklarla..Zavallı diyorum çünkü sahneden inerken Arı kostümünün içindekinde pek hal kalmamıştı:D Daha sonra perdeler kapandı yine bir oyun hazırlığı içinde oldukları belliydi fakat bu sefer perdeler açılmadan önce sahneye öğretmenlerden birisi çıkıp ingilizce şarkılar söyledi. Perdeler açıldı oyun başladı ''Yalancı Çoban'' oyununu oynuyorlardı fakat bütün oyuncular ingilizce konuşuyordu. Çocukların dumur olduklarını biz anneler homurdanmalarından anlayabiliyorduk:) Gerçi İbrahim için değişen pek fazla birşey yoktu sonuçta o arapçayı da çok anlamıyordu:) Oyun bittikten sonra çocuklara oyundan ne anladıklarını sordular şimdi birde arapça oynayalımda bakın bakalım doğru anlamışmısınız dediler.. Hiç üşenmeden aynı oyunu birde arapça oynadılar:)
Gösteri tamamlandıktan sonra İbrahim'in öğretmeni ile konuştum ve bana İbrahim'in yarın yalnız gelebileceğini söyledi. Ben İbrahim'in simdilik bunu kabul edemeyeceğini birde kendisine sormayı teklif ettim. İbrahim'i yanımıza çağırıp sorduk, sanki öğretmeni ile beni utandırmak için anlaşmış gibi olur ben yarın kendim gelebilirim dedi:) Onun şaşkınlığı ile eve geldim..Gün içinde defalarca sordum İbrahim Eren'e gerçekten tek başına gitmek istiyormusun? halen daha evet diyor yarin tek başına okul yolunda hadi bakalım;)

13 Ekim 2008 Pazartesi

Okulda 2. gün..

12-10-2008 Pazar
Bugün ikinci günümüz. Okula alıştırmak için ilk hafta bende İbrahim'e eşlik etmeyi planlıyorum.
Yine aynı saatte vardık okula..İbrahim kum parkını turladıktan sonra yine palyaçoların yanına gittik..Bugün annelere arka taraflara oturmalarını rica ettiler ve sadece annesinin yanına oturmayan çocukları sahneye aldılar. İlk gün pek çok çocuk bunu başaramadı İbrahimde dahil:) ön tarafta bir koltuk ayırdı kendine ama sürekli yanıma gelip gitti.
Bugün ''ilelmahkeme''(türkçe tercümesi anlamsız olacağı için anlam olarak ''haydi mahkemeye'' demek istiyorum) diye bir oyun oynadılar. O kadar kendimi kaptırmışım ki İbrahim'in anne ne diyorlar sorularını bile duymamışım. Oyun bittikten sonra İbrahim'in yanımda beni dürttüğünü fark edebildim ancak:)) Oyundan sonra oyun hakkında sorular sordular çocuklara, her soruya İbrahim'de parmak kaldırıyordu :) O na söz verseler ne cevap verecekti çok merak ediyorum. Yemek faslından sonra yine dağıldılar. Bizde İbrahim okula servisle gidip geleceği için servisle eve dönmeyi tercih ettik.. Forum doldururken sokak ve evin tam olarak krokisini çizmiş olsakta servise evimizi tam olarak gösterelim ve annesi servisin ne kadar güvenilir olup olmadığını test etsin diye;)

12 Ekim 2008 Pazar

Okulda ilk gün..

11-10-2008 Cumartesi

Bu sabah bizi okula götürecek olan Abdurrahman amcası verdiği saatten daha erken gelince apar topar çıkıverdik evden..Babamız bizimle gelmedi muhtemelen bizi uğurladıktan sonra uykusuna kaldığı yerden devam etmiştir :) Okula ulaşıp içeri girdiğimizde İbrahimle beraber kaybolduk :D Nasıl başardık bilmiyorum ama o okulda tek kaybolan biz olmuşuzdur herhalde:) Ufak bir karmaşadan sonra gitmemiz gereken yeri ve Naciye teyzemizi bulduk elh. (Naciye teyze okulun aşçısı olur okuldaki tek türk olduğu içinde bizim için yanına gidilecek ilk kapı) İbrahim hemencecik okulun bahçelerine daldı bile. Biraz oynadıktan sonra maksafta (tiyatro salonu olması lazım türkçedeki karşılığı tam olarak bilmiyorum) program olduğunu söyleyip oraya çağırdılar bizi. İçeri girdiğimizde palyaçolar çocuklarla muhabbet ediyor ufak hediyeler dağıtıyorlardı.. hangi çocuk palyaço sevmez ki? İbrahimde hemen onların yanında buldu kendini ve hediyelerinde de aldı nasibini..Daha sonra Leyla adında ufak bir oyun oynayıp bitirdiler programı. İbrahim'e bütün oyunu tek tek tercüme ettim, ağzı açık kendinden geçmiş bir halde dinledi beni, çok beğenmişti. Daha sonra yemekhaneye alınan çocuklar karınlarını doyurdular ama ilk gün olduğu için bütün annelerde çocuklarla beraberdi ve hep birlikte yemekhanede adım atacak yer bırakmadık:) Zavalla Naciye teyze çileden çıkmıştı:D Yemek faslından sonra herkes evine dağıldı..
Ortalık sakinleşince İbrahim bir araba buldu kendine ve saat 1'e kadar gönlünce dolaştı ortalıkta. Bende bunu fırsat bilip bir güzel gezdim okulu..
Okul çocukların her türlü ihtiyaçlarına karşılayabilecek şekilde hazırlanmış .. Temelde 4 ayrı bahçeden oluşuyor..Bahçelerden birisi mermer döşeli üzeri modern bir çadırla güneşten korunmuş kocaman bir alan 15-20 tane bisiklet ve araba bulunuyor burada. Okula ilk girişte bu alana giriliyor zaten ve bu alan zemini tamamen çim olan, etrafı da kocaman ağaçlarla çevrili ikinci bir bahçeye açılıyor, bu ağaçlar bahçeyi gölgeliyor ve çocukları direkt güneşten koruyor. Ayrıca bahçede salıncak, kaydırak vs. de mevcut. 3. bahçe ise tamamen kum içinde, her türlü kum ile oynayabilecekleri oyuncaklar ve yine salincak kaydırak gibi park oyuncaklarıda var. Bu parkın üzeride girişteki alan gibi çadırla korunuyor.Bu şekilde çocuklar bu parklarda hem güneşten nasiplerini alabiliyor hemde Arabistan güneşinin yakıcı etkisinden korunmuş oluyorlar. Diğer bir bahçede ise 80-90 cm derinliğinde çok derin olmayan bir havuz var buranın üzeri havuzun ısınabilmesi için yarıya kadar açık.. Bütün derslikler bu bahçelere açılıyor ve her sınıf içerisinde bir tuvalet ve kum bahçesi var..Tuvaletlerde çocukların boylarına göre yapılmış o kadar sevimliler ki tuvaletin resmini çekmekten kendimi alıkoyamadım :))Okulda bütün bunlara ek olarak kocaman bir yemekhane, sağlık ocağı, bilgisayar sınıfı ve çok sevimli Mısırlı bir hemşiresi var. Bu hemşire çocukların sağlığı ile ilgilendiği gibi okula giren yiyeceklerin sağlıklı olup olmadığının kontrolünüde yapıyor Arabistan gibi yerde böylesi bir titizlik beni memnun etti doğrusu çünkü burada fast food tüketimi had safhada..Geçen seneki okulumuzda kantinde her türlü cips, çikolata satışı serbestti ve hiç kimse bunları kucakları dolusunca satın alan çocuklara ses çıkarmıyordu..Ben kendi çapımda ne kadar itiraz edip kantinde süt satılmasını rica ettiysem yine de başarılı olamamıştım..
İbrahim'i böylesi bir okuldan çıkarmak oldukça zor oldu bugün hatta bir ara beni ''bak kafamı kızdırma hep burada kalırım eve gelmem'' diye tehdit ediyordu :D Anneside çıkmak istemiyordu ama yaşı gereği çıkmak zorundaydı ;)
Bugün İbrahim okuldan döndükten sonra karnını doyurdu, biraz uyuduk. Uyandıktan sonra ta ki yatana kadar enerji doluydu evde tırmanmadık yer bırakmadı temiz hava bol güneş iyi geldi galiba:) Ve ben ilk defa bugün rahat ve huzurla koydum yastığa başımı.. Hergün vicdan azabı içimi kemirirdi, İbrahim bugünde dışarı çıkamadı enerjisini harcayamadı diye. Artık böyle bir kaygım kalmayacak inş. Bu okul için çok tereddüt etmiştik ama ne kadar doğru bir karar vermişiz diye seviniyorum şimdi.. Umarım eğitimi de bu kalite de olur.
Eh bu huzurla bir anne başka ne ister? Çocuğunu böyle bir okula göndermek ister:)
Allahu teala bütün annelerin karşısına gönüllerindeki gibi beklentilerine karşılık verebilecek okullar çıkarsın ..

11 Ekim 2008 Cumartesi

Okula 1 kala..

10-10-2008 Cuma

Yarın okullar açılıyor.. Çok şükür İbrahim Eren'in ''artık ne zaman okula başlayacam?'' sorularının sonu geliyor. Bugün akşam üzeri babası ile birlikte resim çektirmeye gittiler. Oldukça güzel çıkmış resimde, açıkçası bu kadar efendi, adamakıllı bir poz beklemiyordum İbrahim'den :) çünkü objektif gördüğü anda kendini inanılmaz şekillere sokup ağzının gözünün yerini değiştirmeyi becerebiliyor :)
Akşam da babası ile birlikte okul için istenen forumları doldurduk, belgeleri toparladık.
İbrahim mi? Masanın üzerine çıkmış bizim yazmaya çalıştığımız kağıtların üzerlerine oturmaya çalışıyor, dosyaya güç bela toparladıklarımı saçmak için uğraşıyordu :)
İbrahim'den kurtulan belgeler derlendi unutulmasın diye çıkışa yakın bir yerlere konulup erkenden yatıldı. İbrahim yatırıldı demek daha doğru olur çünkü annenin sabahın 5'ini görmeden uyuduğu henüz görülmemiştir.
Bu okul için çok düşündük o yüzden hazırlıkları son güne kadar beklettik. Önümüzde 3 okul seçeneği vardı, 1.si geçen sene gittiği okul, eğitim fena değildi fakat okulun çok kapalı bir alanda olması ve havalandırma sisteminin yeterli olmayışı beni düşündürüyordu. 2. okul seçeneği Tahfiz di yani hafızlık, bu da anneye göre oğluna kıyamayış ile listede aşağı kaydırıldı ve tek seçenek olarak bu okul kaldı. İnsaAllah beklentilerimizi boşa çıkarmaz ve İbrahim için hayırlı bir okul olur.

1 Ekim 2008 Çarşamba

E bi yerden baslamak lazim artik..


Merhabalar..
Bende blog dünyasındayım artık biliyorum demode oldu bu bloglar filan ama ancak buradan yetişebiliyoruz biz modaya:P Günlük tutmak sıkıcı gelmeye başladı artık.. napalım da eğlenceli hale çevirelim dedik sanal aleme taşımaya karar verdik.. bundan sonra oğlum ve annesinin notlarını yaşadıklarını sizlerde buradan takip edebilirsiniz.. Şimdilik acemi bir günlük, bir şablonu bile güç-bela ekleyebildik düzenledik:) ama öğrenecez herşeyi zamanla.. bloğumuzda bizimle beraber büyüyecek olgunlaşacak inşaAllah..