Lilypie 5th Birthday PicLilypie 5th Birthday Ticker

31 Aralık 2008 Çarşamba

İlk alışveriş listemizi tuttuk:)


Önceki gün İbrahim Eren'i öğlen uykusundan uyandırıp markete gitmemiz gerekiyordu. Fakat öğlen uykusundan uyandırılan İbrahim her zamanki gibi huzursuzluk çıkarmaya başlayınca eline bir kalem kağıt verip, alacaklarımızı listelemesini bu şekilde aradığımız şeyleri markette daha çabuk bularak hemencecik eve dönebileceğimizi söyledim.. Fikir çok hoşuna gitti;) Benim saydıklarımın kafasında oluşturduğu resimleri çizdi kağıda.. Markettede listesinde olmayan hiçbirşeyi almadı ve aldırmadı:) Market arabasının içinde de elinden bir an olsun düşürmediği listesi ile ''Bakıınn ben ne işlere yarayabiliyorum'' dercesine öyle bir kurulmuş oturuşu vardı ki:) telefonumu evde unuttuğum için o gün çok kızdım kendime:)
Listede neler mi vardı?
  • kurusoğan
  • yoğurt
  • İbrahim'e süt
  • Annesine süt;)
  • sallama poşet çay
  • çikolata
  • muz
  • susam
  • domates
  • kek kalıbı (kek kalıbının neye benzediğini tahmin edemeyince onu çizmesinde birazcık yardım ettim;))
bakın bakalım şifreli listeden hangilerini çözebileceksiniz..:D kolay gelsin..

30 Aralık 2008 Salı

Kınadım, geçtim.. Vicdanım rahat artık..


Sen! bir-iki Filistin videosu izledin, ağlamışsın.. Makyajın akmış.. Hadi onu tazelemeye git. Çoğunluğu yahudi destekli olan makyaj malzemelerini tüketip, yenilerini almak için sebepler yaratman lazım ki İsrail'in de yeni bir Filistin'li kardeşini öldürebilmek için sebebi olsun..

Ben makyaj yapmam vicdanım rahat diyen kardeşim! Seninde makinandaki Ariel marka deterjan ile yıkadığın çamaşırlarının yıkaması bitmiş, gidip onları asıver.. Sizin bilgisayar başından ayrılmanız gerekiyor çünkü bundan sonra yazacaklarım pek hoşunuza gitmeyecek.. ''Ama napayım, başka türlü çamaşırların lekesi çıkmıyor'' diyerek bile bile kullanan pek çokları gibi sende gayet masum (!) bir savunma yapabilirsin. Ama biliyormusun ben lekeli giymeyi tercih ediyorum çamaşırlarımı..Neden mi? Çünkü o lekelere her gözüm takıldığında üzerimdeki lekenin Filistin'li kardeşime ait değilde, masum bir yiyeceğe ait olduğunu hatırlayıp gün içinde defalarca Allah'a şükredebilmek için..

Günlerdir televizyon izlemiyorum, gazetede okuyamıyorum.. Sadece bloglarda ve haberi alınca göz attığım haber sitesinde okuduklarım kadar bilgim var.. Girdiğim sitelerde (ki çoğu zaman internet kesik oluyor site bile açılmıyor) çoğunlukla resimler açılmıyor açılanlarıda ben açılmadan engellemeye çalışıyorum.. Zülme yüreğimin dayanamayacağını bildiğim için.. Resimler niçin açılmıyor biliyormusunuz? Uzun zamandır İsrail, Kızıl Deniz altından ortadoğuya giden internet kablolarını kesiyor.. Arap kardeşleri Filistin'e yapılanlardan haberdar olamasın(sanki haberleri olunca ne yapıyorlarda), arap yarımadası teknolojiden yararlanamasın ki zulmü dikte etmek daha kolay olsun.. Araplar napıyor biliyormusunuz? Tıpkı diğer insanların yaptığı gibi kınayıp dönüyor işine.. artık bağımlısı olduğu CocaColasını yudumlamaya, makyajını tazelemeye, marketlere en çok satanlar arasında yer alan deterjan alışverişini yapmaya..

Aldığımız bir ürün üzerinde illaki ''Made in İsrael'' yazısının yazması gerekmiyor.. Yahudilerin destek verdiği pek çok kuruluş, dernek vs. vs. zımbırtılar var ve aldığımız ürünler bu kuruluşlara üye olabiliyor bu durumda ödemiş olduğumuz ücretin belli bir miktarı otomatik olarak yahudilerin hesabına aktarılmış oluyor.. Yaşananlara vicdanı müsade etmeyen müslümanın görevi kınamaktan önce elinin altındaki internet nimetinden faydalanıp bu malları araştırıp bulması ve kesinlikle almamasıdır.. Biliyorum bunların alışverişini yapmamak çok zor, o kadar sarmışlarki etrafımızı bir yerden kaçsak diğer bir taraftan tutuluyoruz.. Ama ''ben kınadım vicdanım rahat'' demektense, ''ben onların mallarını almamaya gayret ettim vicdanım rahat'' demek daha mantıklı..

Ben bloğuma kanlı bir resim, çığlıklarla dolu bir video değilde, internetimin müsade ettiği ölçüde arayıp bulduğum İsrail destekli ürünlerin linkini ekliyorum.. Bakın bakalım evimizde hangileri YOK! evet yok diyorum çünkü yıllardır bu gayret içinde çırpınan benim bile evimde pek çoğu var malesef:( Marifet evlerimizdeki o ürünleri çöpe basıp bu olaylar küllendikten sonra yenilerini almak değil, bundan sonra hiçbir şekilde almamaktır.. Başarabilene helal olsun...


''Çocukken, Cehennemin varlığından haberdar olduğum zaman o küçücük aklımla Allah'a çok kızmıştım Cehennemi yarattığı için.. Artık biliyorum ki benim Kudreti sonsuz Rabbim hiçbirşeyi boş yere yaratmamış..''

28 Aralık 2008 Pazar

Hicri Yılbaşınız Mübarek Olsun..



ALLAH'IM

MAL verdiğin zaman SAADETİMİ

KUVVET verdiğin zaman AKLIMI

İKTİDAR verdiğin zaman BASİRETİMİ

BELA verdiğin zaman İMANIMI

NİMET verdiğin zaman MERTLİĞİMİ

GÜZELLİK verdiğin zaman İFFETİMİ

ZORLUK verdiğin zaman SABRIMI

BENDEN ALMA!

27 Aralık 2008 Cumartesi

Konuştuu konuştu:)


Bugün İbrahim Eren şaşırıp benimle arapça konuştu..:) O'na masal anlatırken birden konuşmamı arapçaya çevirip masaldaki olayların aksi şeyler söylemeye başladım. Bizimkinden kaçmadı tabi hemen atladı '' Laa cemel yezhebu ilel beyt'' diyiverdi:D Bizim için günün olayıdır bu:) çünkü hiçbir şekilde konuşturamıyorduk, hele cümle kurduğunu hiç bilmiyorduk:) O'nunla arapça konuşmaya kalktığımız zaman bize yukarıdaki gibi bakış fırlatıyordu.:D

25 Aralık 2008 Perşembe

Televizyonsuz hayat.. Ne rahat..

Sevemedim şu meredi.. 10 dakikadan fazla karşısında kalmak çıldırtıyor beni.. Gürültüsü zaten cabası.. O yüzden özel bir sebep (babamızın evde olduğu günler, ki bunlar toplasan senede bir hafta etmez) olmadığı durumlarda açmam, aramam bile.. sıkıntıdan patlasam tv yi açmak aklıma gelmez şükürler olsun..:)

Günlerdir hobilerimle uğraşmaktan ellerimde derman kalmadı bugün dinlenmeleri gerektiğini düşündüm ve beni onlardan alıkoyabilecek başka bir uğraş bulamadım..:( yaklaşık 10 gündür evden çıkamamış olmamında verdiği etkiyle kendimi tv karşısına bağladım.:)

Dayanamadım ama, isyanım içimde büyüdü artık. bileklerimin ve ellerimin bütün ağrısına rağmen buraya aktarmak istedim..

Çeyrek asırlık hayatımda bu kadar riya, bu kadar kan, bu kadar şikayet görmemiştim.. Halkımın kültürünü bile şekillendirebilmeye kadir bu nimetin bu kadar vahşice kullanılmasını görmek ne kadar acı verici:( Hiçbir kanalın diğerinden farkı yok.. Hepsi sanki tek bir kişi tarafından yönlendiriliyor.. yalnızca bir kaçı sağ elle, bir kaçı sol elle..;)

Gençliğe neler olduğunun sebebinide buldum işte.. Bizler böyle bir tv yi izlemekten zevk alıyorsak çocuklarımızıda kendi eserlerimiz olarak kabul etmek zorundayız.. Bu arada RTÜK denen kuruluşun ne işe yaradığını merak eder durumdayım..

Bugünkü tv zapıma yemekteyiz programında ara verdim.. Orada izlediğim kişiler İbrahim'in tabiriyle televizyonun içinde yaşayan amcalardan değildi, bizzat bizden, içimizden benim ülkemin insanlarıydı. Hayatımda onlar kadar riyakar, ikiyüzlü ve görmemiş insanlar tanımamıştım.. Bir insan miktarı ne kadar olursa olsun PARA denen şey için bu hallere düşer mi? Acaba büyük mü konuşuyorum?

Programın bitmesine tahammül edemedim, yarım saatliğine kapattım tv yi. Kulaklarımı ve sinirlerimi dinlendirdikten sonra daha güzel birşeyler görebilmek ümidi ile tekrar açtım.
Ve haberler.. Kriz vıdıvıdısını, zamları, şunları bunları sabırla dinledim ama bugünlerde Türkiyem'i beyazlara bürüyen Kar'dan bu kadar şikayet edilmesine yüreğim dayanamadı.. Yahu daha birkaç ay önce suyumuz bitiyoor diye deli divane bağırıp çağıran siz değilmiydiniz.. Şükürsüz nankörler.. Yaradanınız size yaranmak zorunda mı? Bolu'da kardan yollar kapanmışta, muhabir sanki bir felaket yaşanmış yüzlerce insan kaybolmuş gibi anlatıyor olayı. Tamam hoş değil yaşananlar ama acaba orada bir yakınımız varmıydı, kimseye bişe olmuşmudur diye telaşlandırmaya da hakkı yok bizi.. Eminim birkaç gün sonra birkaç bilmişde çıkıp yağan kar yeterli olmadı diye bir açıklama yapacaktır.. O zaman o muhabiri bulup kafasını karlara gömmek gelecek içimden..

Ve son olarak bir ara takip etmiştim şimdi ne hallerdedir diyerek Tek Türkiye dizisini izledim..:( Gerçekleri gösterelim derken egolarını tatmin etmekten öteye gidemeyenleri.. İğrençti yaa. Bu dizi amacını aşmıştır artık, bitirilmesi gerekmektedir ki o yolda gittiğini izlemledim zaten.. İsabet olur.. Bu diziyi hep ben ve üzeri yaşlarım mı izliyor? Yönetmenlerinin böyle bir garantileri mi var? Vahşet bu boyutta mı sergilenir insanların önüne? Eminim bunun üzerimde bıraktığı etkiyi birkaç gün atamıyacam ve her gece kabuslar görecem.. Çocuğumun ve izlemek zorunda kalan çocukların üzerinde bıraktıklarını hiç düşünmek istemiyorum zaten..:( Bazı gerçekleri insanlara gösterebilmek için bu yolların denenmesi benim ''fazla insancıl'' ruhuma ters düşüyor napayım..:( ama eminim bugün o diziyi izleyipte keyifle bir dizi izledik diye kanepelerinde yayılanlarda olmuştur..

Ve gelelim keyifli tarafına..;)
Yemekteyizden başlayalım.. Ben hiçbir zaman o programdaki yarşmacılar gibi market listesi hazırlayamadım.. Hazırladıklarımıda ya evde unuttum yahut markette yanımda olduğunu unuttum:) Hep bodozlama daldım reyonlara ama birşeyi unutup da eve geldiğim çok nadirdir:) yani demem o ki boşuna liste yapıyorlar :P

Masa düzenleri.. Kendi aralarında hep eleştiriliyor zaten ben onları eleştirmeyecem.. Bende misafirlerime onlar gibi sofralar kurmaya gayret ederim ama daha bugüne kadar onlar gibi yapmacık, soframdaki her kurala riayet eden misafirim olmadı henüz.. Yeri geldi milletvekillerini, ailelerini ağırladım yeri geldi ben ve ailem için daha önemli insanları.. Bıçaklar neredeyse hiç kullanılmadı, kullanılanlarda amaçlarının dışındaydı:) Servis tabaklarını hep kalabalık ettiği gerekçesi ile bir tarafta yığılmış halde buldum:) Ve son olarak nimete saygı diye çığırtkanlık yapıp, konuklarının önünden aldıkları yemek dolu tabakları birbiri üzerine koyarak mide bulandırıcı bir şekilde taşıyanların saygı ölçülerini çok merak ediyorum..

Ve Tek Türkiye eleştirisi..:)
Fazla söyleyecek lafım yok çünkü aklıma geldikçe sinirlerim bozuluyor.. Yalnızca son sahnede doktor öldürülen karısına sarılıp ağlarken, öğretmen nefes alıp yutkunuyordu ya.. Bütün konsantrasyon mahvoldu.:)

21 Aralık 2008 Pazar

Fotoğraflarda konuşabilseydi..

Eminim görebildiğimizden çok daha fazlasını anlatırlardı, fotoğraflarda konuşabilseydi..
Aşağıdaki resimde ''Dili olsada konuşsa'' dedirtecek cinsten.. Her baktığımda yüreğimi sızlatan nicedir unuttuğum şükretmeyi hatırlatan bir resim..

Arşivimden...



20 Aralık 2008 Cumartesi

Bir Dinozor masalı..


Başlığa bakıpta size Dinozor masalı anlatacağımı düşünmeyin sakın. Zaten günlerdir evimiz GROWW GROWW sesleri ile inliyor, birde dinozor masalına tahammülüm yok:) Amacım yalnızca evimizde yaşananlardan sizi haberdar etmek;)
Şu aralar yine dinozorlara fena takmiş durumdayız. Öyleki bir tane bulsak hemen eve alıp besleyecez ama Yüce Rabbime binlerce kere şükürler olsun ki yok, nesilleri tükenmiş.:)
Bu iki kafadar varya... Benim masum, tertemiz yürekli oğlumu kandırmışlar onuda bir dinozor olduğuna inandırmışlar.. Şimid üç kafadar bütün gün evi GROWW sesleri ile inlettikleri gibi, dipte köşede sıkışıp kalmış, zor durumda yardıma muhtaç ne varsa, avize boncuklarına varana kadar kurtarma(!) çabası içindeler.. Bu duruma daha fazla tahammül edemeyeceğimi anlayınca bir fikir atıyorum ortaya;
- İbrahim Eren çizgi film izlemek istermisin? Hadi seç bitanede sana çizgifilm açayım..(İçimden de Allah'ım lütfen en gürültüsüz hatta sessiz bir çizgifilm seçsin diye dua ediyorum)
İbrahim:
-Yaşasıınn Dinozor çizgifilmi..
Anne:
-:S

Olsun bunada şükür hiç değilse nereden kafama birşey düşecek diye endişe etmeden bir saat geçirebilecem diyerek açıyorum çizgifilmi.. İlk açılışta İbrahim'le kumanda çekişmesi, bağrış çağrıştan sonra volume 3 te karar kılıp diğer odaya taşınıyorum kafa dinlemek için..
Yaklaşık bir saat sonra ortadan yok edilen dinozorlar hatırlanıp aranmasın diye, gözüm gibi baktığım rengarenk caanım keçelerimi seriyorum İbrahim Eren'in önüne;
-Hadi gel sana bunlarla oyuncak dikelim, ne dikmek istersin?
-Aa çok güzeel, ben sana bir resim gösterecem ondan dikelim.. (Merakla bekliyorum gelecek resmi..)
-İşte bundan yapmak istiyorum.
-:S ama bitanem bunu pastel boyayla yapmışlar, istersen bizde bunu daha sonra pastelle çalışalım, şimdi keçelerle farklı birşey yapalım.
-Olur şimdi keçelerle bunu yapalım. Sonrada pastellerle yine bunu yaparız..
-:) anlaşıldı kurtuluş yok
-Anlamadım annee..
-Hangi renklerden yapacaz hadi seç diyorum..

Ve ortaya bu şaheser çıkıyor:)
İfadesi bir dinozor için biraz lakayt oldu ama:)) İbrahim Eren çok mutlu çünkü artık 4 kafadar oldular..:)


Bu da ben dinoları resimlerken niçin beni çekmiyorsun diye küsmüş İbrahim..:))

16 Aralık 2008 Salı

Bugün kendimizi aştık biz..

Günlerim çok monoton geçiyor:( Hergün aynı şeyleri yapıyorum. İbrahim ile ilgilen, yemek yap, evi temizle başka birşey yok..Depresyon belirtileri görmeye başladım kendimde. Bu durum düşüncemi rahatsız etse de bir tarafım hiç şikayetçi değil. Kendime acı çektirmekten zevk alır oldum..
Ama bugün kırdım zincirlerimi.. İbrahim Eren okuldan dönüp öğlen uykusunu aldıktan sonra yürüyüş yaptık, hemde oldukça uzun bir yürüyüş taa hareme kadar.. uzaklığı metre ile ölçmedim:) fakat yaklaşık bir saat sürdü ve çok eğlendik birde arkadaş bulduk yanımıza, yol boyunca kah lafladık kah alışveriş yaptık, akşam ve yatsı namazlarımızıda haremde kıldık ve akşam 9 buçuk gibi eve döndük.. Eve geri dönerken yürümedik tabi:) bu kadar tembel vücutlara fazla yüklenmek olmaz, bugünlük bu kadar yeter ama haftada iki gün yapmalı bu yürüyüşü diye not ettik aklımıza..
İşte günümüzden kareler..



Birşey daha yaptım İbrahim Eren için.. Hazır teyzemizde kırmışken tabuları:)içindeki Spiderman aşkına ön verdim bugün.. Spidermanlı çoraplarını giydirdim, çorapların sevdasına o kadar uzun yol boyunca hiç yoruldum demedi..Spidermanlar yorulmazmış:) birde spidermanlı saat aldık yolda, keyfine diyecek yoktu:) ve bu onun Spiderman bakışıymış:)




Sportman erkekim benim.. Şelale kenarında yol arkadaşını bekliyormuş.. Şelalede aksaydı arkada iyi bir fon olacaktı ama akmıyordu malesef..



Yürü erkekim.. Yollar senin:P



Arada atıştıracak tabi yol uzun..



Son olarak Kubbetül Hadra ile Ay'ın muhteşem birlikteliği.. Yalnız fotoğraf kalitesi için çok özür diliyorum resimi çektiğim mekan hem çok uzak hemde çok karanlıktı ancak bu kadar oldu..Yaklaşmayı da göze alamadım çünkü ileri taraf görüldüğü gibi çok kalabalıktı..
İnşaAllah kısa zamanda bunu telafi etme imkanı bulurum;)

13 Aralık 2008 Cumartesi

Memleketten bir nefes, bir koku geldi bize...

Temel'in 61 plakalı araç gördüğü zaman lastiğine bıçağı saplayıp, ''Memleçet havasi alayrum'' derken yaşadıklarını daha iyi anlıyorum artık:) buralarda 25 plakalı bir araç görsem bende farklı davranmayacağım herhalde:P
Bugün annemlerden, daha önceleri kardeşime Mutlu çocuklar'ın sitesinde okuduğum ve buralara gelen birisi olursa bu kitaplardan gönderebilirsiniz dediğim ama verdiğim tavsiyeyi kendim bile unuttuğum, kitaplar ve yanına da İbrahim Eren için ufak tefek şeyler ekledikleri bir paket geldi..Paketi ilk açtığım anda abartılı gelecek belki ama sanki içinden annem, babam, kardeşlerim çıkacak zannettim:) Hepsinin kokuları tek tek geldi burnuma..hepsi kendilerinden birşeyler koymuş üzerlerinede ufak notlar eklemişler ve göndermişlerdi... Pakette neler mi vardı? İşte bazıları..
Konu mankenimiz Çizgili...:) Çizgili teyzesinden..



Kitaplarımız.. Birde yanına İbrahim için hayvan masallı bir kitap eklemişler ama '365 Etkinlik' o kadar güzel ve albenili ki İbrahim Eren'in diğer kitabı fark etmesi biraz zaman alacak..:)
Harika çocuk kitabıda benim başucu kitaplarım arasında yerini aldı bile..



İbrahim Eren okula giderken üşümesin diye anneannesi hırka ve Şimşek Mcqueenli çorap teyzeside spidermanlı külotlu çorap koymuş.. Ah teyzesi yaktın bizi, biz tasvip etmiyoruz diyerek hiçbir şekilde spidermanlı birşey almıyorduk İbrahim Eren'e.. Şimdi bize bakııın teyzem aldı bana diyor..:) Ve balonlarımız, hepsini şişirdik astık odamıza hiç kalabalığımız yok ya..:D ama olsun bunların üstünde Türk bayrağı var ve gerçekten sanki eve Türkiye havası getirdi..




Stickerlarımız... Motosikletli olanlar dayısından diğerleri kuzeni Sümeylan'dan.. Sümeylan birde not yazdırmıştı üzerine, Bunlar şapışabiliyooo diye..:) Yerim ben senin dillerini, abin her tarafa şapıştırdı zaten.. Resimini çekene kadar birkaçı uçmuştu bile:D



İbrahim Eren'in fındık ezmesi tutkusunu bilen babam aramiş taramiş katkısız fındık ezmesi bulmuş ve göndermiş..Fındık ezmesi hayranlarına kesinlikle denemelerini tavsiye ederim. Şimdiye kadar Krokantlı karışımları fındık ezmesi diye yedirmişler bize..



Benide unutmamışlar sağolsunlar..Takı takıntımı biliyorlar, banada takı yapayım diye bir sürü incik-boncuk göndermişler.. Hepsini yapıp takmak nasip olur inşaAllah.. Boncuk seçimini yapan çizgiliye özel teşekkür gönderiyorum renkler tam benlik;) Serde biraz kokoşluk varda..:D


Vee.. Beni en çok duygulandıran..İbrahim Eren'in en küçük teyzesi kendisinden de birşeyler koymuş olmak için çantasından kalem açacağını çıkarıp koymuş..Üzerindeki notu ile beraber İbrahim'in kıymet bileceği zamana kadar saklayacağım.. Umarım bunun için bana kızmazsın..;)


Ufacık şeyler birgünlüğüne de olsa beni sanki Türkiye'ye götürüp getirdiler.. İbrahim Eren'de bütün gün stickerlerini ve kitaplarını evde dolandırdı durdu.:) En uygun yerlere hepsini şapıştırdı.. Gerçi kayınpederim, İbrahim Eren'in bunların hiçbirine ihtiyacı olmadığını hepsinin daha güzellerine sahip olduğunu bir oda dolusu oyuncağın içinde bütün gün o stickerlerle oynamasının gereksiz olduğunu söyledi İbrahim'e :) ama bizim için önemli olan bunların somut değerleri değil , bizi mutlu eden düşünülmüş olmak, değer veriliyor olmak.. Hepinize, herşey için Teşşekkür ediyoruz..

Yemek duamız..


Bu soğuk günlerde karpuzlu bir fotoğraf içimizi ısıtsın istedim;)




El açtım Allah'ım sana
Akıl, fikir, doğruluk
İyi huylar ver bana.
Yemezsem büyüyemem,
Okuluma gidemem.
Güzel güzel yerim
Herşeyi yaratan
Allah'ıma şükrederim..



Resmi olarak yemek duamız bu, fakat yemek üzerine farklı dularımızda var.. Örneğin;
İbrahim Eren her gece bir biberon süt içmeden uyumaz ve biberon tam ağzına kadar dolu olmalıdır..Gün içinde süt verilmediği için, bir yudum süt bile süttür onun için:) Fakat bazen evde biberonu dolduramayacak kadar süt bulunduğu hatta nadirende olsa hiç süt olmadığıda oluyor.. Hiç süt olmadığı durumlardan bahsetmek bile istemiyorum:) fakat sütün biberonu tam dolduracak kadar yetmediği zamanlarda yaygara kopmaması için annesinin icat ettiği bir yöntem var;) Ellerimizi açıp,
''Allah'ım bana bu sütü verdiğin için sana şükürler olsun, öğrendimki sütü çok sevdiği halde bulamayan çocuklar varmış, sen onlara süt gönder Rabbim ve bu süt ile beni doyur afiyet ver'' bu duanın sonunda sütünü içip mışıl mışıl uyuyor.. İşte duanın gücü;)


(Bu arada biberonu bıraktığımızı bilenler için bir bilgilendirme:P Biz biberona yeniden başladık aslında hiç itirazı yoktu ama çok acı çekiyordu, çok sevdiği sütü bile bazen içmeden uyuyordu:( Annenin yüreği acıdı ve tekrar biberonla vermeye başladı sütünü, günler sonra sütü karşısına biberonla gelince gözlerindeki ışıltı herşeye değerdi..:) Askere gidene kadar sütünü biberonla içecek değil ya elbet onunda bir vakti vardır diyerek zamana bıraktık..)

Ne kadar çok biberon dedim. Başlığı biberon olarak atsaydım daha iyi olacaktı..:) neyse bırakayım artık yoksa yine ağzımdan (elimden) kaçacak:P

8 Aralık 2008 Pazartesi

Hayırlı Bayramlar...

Gurbetin en zor geçen vaktidir bayramlar.. Bayramlıkların anlamını yitirdiği, gülümsemenin yüzünüzde anlamsız bir boşluk bıraktığı, yan komşunun kapısı çalınırken içinizde birşeylerin kıpırdadığı ama sizin kapınızda değişen hiçbirşeyin olmadığı..:(
Yaşamayan bilemez, öz vatanda bayramın kıymetini.. Sevdiklerinizle beraber mutlu bir bayram diliyorum sizler için..
Şükürler olsun bizde En güzel ile beraberiz.. Birazdan Mescid-i Nebevi'ye bayram namazına gideceğiz, Peygamberimizle bayramlaşmaya.. Zaten bize O'nunla beraber olduğumuz her an bayram.. Bize hergün bayram:)


Bu arada bloğumuzada bayramlığını giydirdik;) Bizim için bayramlığın bir anlamı yok ama artık onun için var:P

6 Aralık 2008 Cumartesi

Arafatta olamamak..

Büyük gün geldi.. Bugün hacılar Arafat'a çıktı, çıkmaya devam ediyor.. Yarın vakfe yapılacak, akşamdan sonra Müzdelifeye geçilip taş toplanacak ve bayram sabahı şeytan taşlanacak..Mekke'de nasıl bir coşku var şimdi.. Şu anda orada olmayı ne kadar çok istiyorum, fakat bu sene bize kısmet olmadı:( İnşaAllah seneye diyoruz artık kısmetse..
Bu senede payımıza düşen iki sene önce İbrahim Eren'le beraber yaptığımız Haccın resimlerine iç çekerek bakmak oldu.. Resimlerin büyük bir kısmı bilgisayarın azizliğine uğramış, birkaçını da sizlerle paylaşalım..


Arafatta uykuya doyamamıştı İbrahim Eren, annesi rahat ibadet etsin diye...




Uyanmışta keyif yapıyor..:)




E hadi anne ben hazırım..Herkes Müzdelife'ye gidiyor, sen fotoğraf çekmekle meşgulsün..

Bayramın ikinci günü;



Baba omuzlarında şeytan taşlamaya gitmek gibisi yoktur herhalde..:)




Ne kadar uzunmuş Mina'nın yolları.. Sen devam et baba ben azcık kestireyim...;)

4 Aralık 2008 Perşembe

Haydi Gülümse!

Bu günlerde o kadar ihtiyacım var ki gülümsemeye..
Böyle zamanlarımda İbrahim Eren'in arşivi unutturuyor bana zamanı..
İşte gezinirken rastladıklarım, beni gülümsetebilenler...



İbrahim Eren, msnden onu çağıran dedesinin yanına gitmeye çalışıyor:D


---------------------------------------------------------------------------



Dışarı çıkmak için hazırlanmış fakat, annesini beklerken uyuya kalmış..:D