Sevemedim şu meredi.. 10 dakikadan fazla karşısında kalmak çıldırtıyor beni.. Gürültüsü zaten cabası.. O yüzden özel bir sebep (babamızın evde olduğu günler, ki bunlar toplasan senede bir hafta etmez) olmadığı durumlarda açmam, aramam bile.. sıkıntıdan patlasam tv yi açmak aklıma gelmez şükürler olsun..:)
Günlerdir hobilerimle uğraşmaktan ellerimde derman kalmadı bugün dinlenmeleri gerektiğini düşündüm ve beni onlardan alıkoyabilecek başka bir uğraş bulamadım..:( yaklaşık 10 gündür evden çıkamamış olmamında verdiği etkiyle kendimi tv karşısına bağladım.:)
Dayanamadım ama, isyanım içimde büyüdü artık. bileklerimin ve ellerimin bütün ağrısına rağmen buraya aktarmak istedim..
Çeyrek asırlık hayatımda bu kadar riya, bu kadar kan, bu kadar şikayet görmemiştim.. Halkımın kültürünü bile şekillendirebilmeye kadir bu nimetin bu kadar vahşice kullanılmasını görmek ne kadar acı verici:( Hiçbir kanalın diğerinden farkı yok.. Hepsi sanki tek bir kişi tarafından yönlendiriliyor.. yalnızca bir kaçı sağ elle, bir kaçı sol elle..;)
Gençliğe neler olduğunun sebebinide buldum işte.. Bizler böyle bir tv yi izlemekten zevk alıyorsak çocuklarımızıda kendi eserlerimiz olarak kabul etmek zorundayız.. Bu arada RTÜK denen kuruluşun ne işe yaradığını merak eder durumdayım..
Bugünkü tv zapıma yemekteyiz programında ara verdim.. Orada izlediğim kişiler İbrahim'in tabiriyle televizyonun içinde yaşayan amcalardan değildi, bizzat bizden, içimizden benim ülkemin insanlarıydı. Hayatımda onlar kadar riyakar, ikiyüzlü ve görmemiş insanlar tanımamıştım.. Bir insan miktarı ne kadar olursa olsun PARA denen şey için bu hallere düşer mi? Acaba büyük mü konuşuyorum?
Programın bitmesine tahammül edemedim, yarım saatliğine kapattım tv yi. Kulaklarımı ve sinirlerimi dinlendirdikten sonra daha güzel birşeyler görebilmek ümidi ile tekrar açtım.
Ve haberler.. Kriz vıdıvıdısını, zamları, şunları bunları sabırla dinledim ama bugünlerde Türkiyem'i beyazlara bürüyen Kar'dan bu kadar şikayet edilmesine yüreğim dayanamadı.. Yahu daha birkaç ay önce suyumuz bitiyoor diye deli divane bağırıp çağıran siz değilmiydiniz.. Şükürsüz nankörler.. Yaradanınız size yaranmak zorunda mı? Bolu'da kardan yollar kapanmışta, muhabir sanki bir felaket yaşanmış yüzlerce insan kaybolmuş gibi anlatıyor olayı. Tamam hoş değil yaşananlar ama acaba orada bir yakınımız varmıydı, kimseye bişe olmuşmudur diye telaşlandırmaya da hakkı yok bizi.. Eminim birkaç gün sonra birkaç bilmişde çıkıp yağan kar yeterli olmadı diye bir açıklama yapacaktır.. O zaman o muhabiri bulup kafasını karlara gömmek gelecek içimden..
Ve son olarak bir ara takip etmiştim şimdi ne hallerdedir diyerek Tek Türkiye dizisini izledim..:( Gerçekleri gösterelim derken egolarını tatmin etmekten öteye gidemeyenleri.. İğrençti yaa. Bu dizi amacını aşmıştır artık, bitirilmesi gerekmektedir ki o yolda gittiğini izlemledim zaten.. İsabet olur.. Bu diziyi hep ben ve üzeri yaşlarım mı izliyor? Yönetmenlerinin böyle bir garantileri mi var? Vahşet bu boyutta mı sergilenir insanların önüne? Eminim bunun üzerimde bıraktığı etkiyi birkaç gün atamıyacam ve her gece kabuslar görecem.. Çocuğumun ve izlemek zorunda kalan çocukların üzerinde bıraktıklarını hiç düşünmek istemiyorum zaten..:( Bazı gerçekleri insanlara gösterebilmek için bu yolların denenmesi benim ''fazla insancıl'' ruhuma ters düşüyor napayım..:( ama eminim bugün o diziyi izleyipte keyifle bir dizi izledik diye kanepelerinde yayılanlarda olmuştur..
Ve gelelim keyifli tarafına..;)
Yemekteyizden başlayalım.. Ben hiçbir zaman o programdaki yarşmacılar gibi market listesi hazırlayamadım.. Hazırladıklarımıda ya evde unuttum yahut markette yanımda olduğunu unuttum:) Hep bodozlama daldım reyonlara ama birşeyi unutup da eve geldiğim çok nadirdir:) yani demem o ki boşuna liste yapıyorlar :P
Masa düzenleri.. Kendi aralarında hep eleştiriliyor zaten ben onları eleştirmeyecem.. Bende misafirlerime onlar gibi sofralar kurmaya gayret ederim ama daha bugüne kadar onlar gibi yapmacık, soframdaki her kurala riayet eden misafirim olmadı henüz.. Yeri geldi milletvekillerini, ailelerini ağırladım yeri geldi ben ve ailem için daha önemli insanları.. Bıçaklar neredeyse hiç kullanılmadı, kullanılanlarda amaçlarının dışındaydı:) Servis tabaklarını hep kalabalık ettiği gerekçesi ile bir tarafta yığılmış halde buldum:) Ve son olarak nimete saygı diye çığırtkanlık yapıp, konuklarının önünden aldıkları yemek dolu tabakları birbiri üzerine koyarak mide bulandırıcı bir şekilde taşıyanların saygı ölçülerini çok merak ediyorum..
Ve Tek Türkiye eleştirisi..:)
Fazla söyleyecek lafım yok çünkü aklıma geldikçe sinirlerim bozuluyor.. Yalnızca son sahnede doktor öldürülen karısına sarılıp ağlarken, öğretmen nefes alıp yutkunuyordu ya.. Bütün konsantrasyon mahvoldu.:)